HERŞEYİM

İSİMSİZ

Gelin gibi süzülen süt dökmüş kelimeler tekrarlanır
dalgın takaların denizle sözleşmelerinde.
Hepsinde sessiz bir eda hakimdir, cümle sonlarında ünlem vurgulanır!.
Anıların hüzün yükseltileri arttığı vakitlerde
geçmiş gözlerde seyrelti halini alır,
mizah , hüzüne karışır. Sevinçlerin hasrette bıraktıkları rehin gönüllerde kulaklar çinlatılır akşamdan kalma bir vakit.
Gündelik buluşmalar ayarlanır toplu sözleşmelerin yapıldığı
beklenti duraklarında. Gel teskereler vakti dolan takvimin favorisidir, ağaçların yaprak dökümleri senin gelmeyişindir, Baharları umursamadığın aşk mevsimlerindeki gelirim sözlerindeki tezat gibi..
Velhasıl unutkanlığın buz kestiği derin duygularda
tanıdık her şey eşkiya olur , saldırır bir koldan.
Sevgi varisimdir açılır unutulduğu umuttan.
Yağmurlu bir eylem başlar Ankara’da ..
Çeşitli insan manzaraları takılır gözüme. Kiminde uğraşdır yaşam, penceresi aralanmış. Kiminde başlangıçdır yaşam hiç yaşanmamış.
Çalınmadık kapı kalmaz sürgülü fermanlarda.
Gözden ıraksamalar umursanmadı, gönülden usanmalar sayılmadı Aşk oyununda. Oysa aşk düştüğü yeri yaktı, ateşinde kül ve tortu yüzleşti
Kırağı düşen ömrün ertesine..
Beklentilerin çanak tuttuğu beklemelerde , vakitte bir daralan sıkıntı vuku bulur. Nedense kapılardaki ziller zor duyulur özlemin yıllara, hatırlanmaların tarihde tekerür etmeye yanaşmadığı takvimlerde. Yenilgi yüzü görülmez tadılır. Yenilgi yüzde silinir , gönülde iz bırakır. Özlemin vakitsiz demlendiği buruk şarhoşluklar
İçten içe yanan yangınların belirtisi, sürekli tekrarlanan “seni seviyorum’ un ” alametidir.
Sevgi bir defa yakalanır, bin defa yakılır ipek mendillere.
Seneler bu kadar davetkar, yaşam kefilsiz bir tanık
kefalet istemez sanık sandalyesinde.
Kafiyesinde sürekli tekrarlanmayan…..

Bir yanıt yazın